Skip links

Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin T – 853/19 Sayılı “Earnest Sewn” Kararı

Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 17 Mart 2021 tarihli T-853/19 sayılı Kararı’nın aktarımı bu yazının konusunu oluşturmaktadır. Karar aktarılırken, karar metni Türkçeye birebir çevrilmeyecek, kararın arka planındaki süreç ve kararın gerekçelerinin anlatımı yöntemi tercih edilecektir. Bu bağlamda; numaralandırılmış 74 paragraftan oluşan karar, numaralandırılmış paragraflar düzeninde değil, karar metninin akışına sadık kalınmış bir metin örgüsü içerisinde paylaşılacaktır.

DAVANIN KONUSU:

Birlik markası, Hükümsüzlük davaları- AB kelime markası Earnest Sewn – Hükümsüzlük beyanı – Mutlak ret nedeni – Kötü niyet – 2017/1001 sayılı AB Tüzüğü Madde 59(1)(b)

TARAFLAR:

Davacı: Reza Hossein Khan Tehrani
Davalı: Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO)
Müdahil: Blue Genes, Inc

MAHKEME:

Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi (Onuncu Dairesi)

İHTİLAFIN GEÇMİŞİ:

31 Aralık 2013 tarihinde davacı Reza Hossein Khan Tehrani Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO)’ne “Earnest Sewn” ibareli marka başvurusunda bulunmuştur. Başvuruya konu marka

15 Haziran 1957 tarihli Markaların Tescili Amaçları İçin Malların ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması’nın 18. ve 25. sınıflarına dahil malları kapsamaktadır. Marka başvurusu, 8 Ocak 2014 tarih ve 2014/003 sayılı Topluluk Marka Bülteni’nde yayımlanır ve 17 Nisan 2014 tarihinde 12302071 numarayla tescil edilir.

30 Ekim 2008 tarihinde 6453492 numarasıyla 9, 14, 18, 25. sınıflardaki mallar bakımından tescil edilen ve özellikle “kot pantolonlar” gibi mallar için ABD’de kullanılan “GREENCASTE EARNEST SEWN” kelime markasının sahibi olan Blue Genes, Inc. 29 Şubat 2016 tarihinde, 2017/1001 sayılı Avrupa Birliği Marka Tüzüğü’nün (bundan sonra “Tüzük” olarak anılacaktır) 63(1) maddesine dayanarak, davalı “EARNEST SEWN” Markası’nın hükümsüz kılınması için başvuruda bulunur.

Hükümsüzlük talebinin gerekçeleri;

  1. Tüzüğü’n 59 maddesinde belirtilen mutlak ret nedenlerinden biri olan kötü niyet,
  2. Tüzüğü’n 60 maddesinin atıfta bulunduğu 8 maddesinde
    bahsi geçen “Ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmaksızın markayı kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilmesi” nispi ret nedenlerinden birinin gerçekleşmiş olmasıdır.

10 Mayıs 2016’da GREENCASTE EARNEST SEWN Markası kullanılmadığı için iptal edilir.

30 Ocak 2018 tarihinde, EUIPO İptal Birimi, Blue Genes’in kötü niyet
sebebiyle markanın hükümsüzlüğü talebini onaylar ve nispi ret gerekçesini incelemeksizin, “EARNEST SEWN” Markası’nı hükümsüz kılar. Marka sahibi, 22 Mart 2018 tarihinde, İptal Dairesi’nin kararına karşı Tüzüğü’n 66 ila 71. maddeleri uyarınca EUIPO’ya temyizde bulunur.

EUIPO’nun Beşinci Temyiz Kurulu 4 Ekim 2019 tarihli Kararı’yla başvuru sahibinin başvuruyu kötü niyetli yaptığını belirterek itirazı reddeder. Temyiz Kurulu ret kararında; Blue

Genes’in Amerika Birleşik Devletleri’nde “Earnest Sewn” şirket adıyla ticaret yaptığını, çeşitli ülkelerde tescilli EARNEST SEWN ve GREENCASTE EARNEST SEWN markalarının bulunduğunu, Earnest Sewn Markası’nın Almanya’da da bulunduğunu ve davacının bunun farkında olduğuna dair hiç bir şüphe olamayacağını belirtir.

Temyiz Kurulu ikinci olarak ise; Blue Genes ve Plusfashionbrands GmbH’nin genel müdürü sıfatıyla marka sahibi arasında 10 Ocak 2013 tarihinde imzalanmış olan münhasır distribütörlük sözleşmesinin onaylanıp kabul edildiğini, bu sözleşme ile Avrupa Birliği topraklarında “Earnest Sewn” Markası’ndaki münhasır hakların ve bu markanın kullanıldığı veya kullanılacağı iş ve mallara ilişkin değerin de Blue Genes’e ait olduğunun açıkça belirtildiğine değinir.

Temyiz Kurulu, biri 2006 tarihli diğeri 2007 tarihli iki fatura ile kanıtlanan, Marka Sahibi tarafından iddia edilen “Earnest Sewn” Markası’ndaki eskiye dayalı kullanımdan doğan hakların, söz konusu marka başvurusunun yapılmasını meşru hale getiremeyeceğine karar verir. Çünkü, davacının neden yukarıda belirtilen şartlarda böyle bir anlaşmaya girmeye karar verdiğine dai mantıklı bir açıklama veya objektif bir ticari gidişat bulamaz.

TÜZÜĞÜ’N 59 MADDESİ ANLAMINDA KÖTÜ NİYET KAVRAMI

Tüzüğü’n ilgili maddesi tescilli bir Avrupa Birliği Markası’nın başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığının belirlenmesi halinde markanın hükümsüz kılınmasını gerektiriyor olmasıdır. Ancak söz konusu maddede kötü niyet tanımı yapılmamış, kötü niyete dair sınırlar çizilmemiştir. Tüzük’te belirtilen bir kavram tanımlanmamışsa bu kavramın günlük dildeki karşılığı dikkate alın malı ve aynı zamanda hangi bağlamda meydana geldiğine ve ilgili maddenin hedeflerinin ne olduğuna bakılmalıdır.

Günlük dildeki anlamına bakıldığında “kötü niyet” kavramı “dürüst olmayan bir zihin veya maksat” olduğunu varsayar ve bu kavramın ticaretin seyrini belirleyen Marka Hukuku kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bu bağlamda, 20 Aralık 1993 tarihli Topluluk Marka Tüzüğü ve Yönetmelikler aynı amaca sahiptir, yani iç pazarın kurulması ve işleyişi. AB Markası’na ilişkin kurallar, özellikle, mal veya hizmetlerinin kalitesi yoluyla müşterileri çekmek ve elde tutmak için her bir teşebbüsün sahip olması gereken Avrupa Birliği’ndeki bozulmamış rekabet sistemine katkıda bulunmayı ve tüketicinin herhangi bir kafa karışıklığı olasılığı olmaksızın, bu mal veya hizmetleri farklı menşeli diğerlerinden ayırt etmesini sağlayan markalar olarak tescil ettirmesini amaçlamaktadır.

Sonuç olarak mutlak ret nedenleri arasında sayılmış olan kötü niyet kavramı; bir AB Markası Sahibi’nin, adil bir şekilde rekabete girme amacıyla değil, dürüst uygulamalarla tutarsız bir şekilde baltalamak amacıyla bu markanın tescili için başvuruda bulunduğu anlaşıldığı takdirde, üçüncü şahısların menfaatleri veya belirli bir üçüncü şahsı hedeflemeden, bir markanın işlevlerine giren amaçlar dışında münhasır bir hak elde etme niyetiyle başvuru yapıldığı durumlarda var kabul edilir.

Bir marka için başvuranın niyeti, yetkili idari ve adli makamlar tarafından objektif olarak belirlenmesi gereken sübjektif bir faktördür.  Sonuç olarak, herhangi bir kötü niyet iddiası, belirli davayla ilgili tüm olgusal koşullar dikkate alınarak genel bir değerlendirmenin konusu olmalıdır. Özellikle, itiraz edilen markanın tescil başvurusu sırasında, birkaç üreticinin iç piyasada aynı veya benzer ürünler için kafa karışıklığına yol açabilecek aynı veya benzer işaretleri kullandığı durumlarda, ilgili faktörler;

  1. Marka Başvuru Sahibi’nin bunu bilmesi veya bilmesi gerektiği gerçeği,
  2. Marka Başvuru Sahibi’nin başka bir üreticinin işaretini kullanmaya
    devam etmesini engelleme niyeti,
  3. Diğer üreticinin tescil talep eden işaretinin sağladığı yasal korumanın derecesidir.

Ayrıca;

  1. Hükümsüzlüğü talep edilen markanın menşei ve yaratılmasından bu
    yana var olan kullanımı,
  2. Markanın tescil başvurusunun temelini oluşturan ticari mantık,
  3. Bu başvuruya kadar giden olayların kronolojisi de dikkate alınabilir.
  4. Benzer şekilde hükümsüzlüğü talep edilen markanın başvurusunun yapılmasından önce taraflar arasında mevcut olan bir sözleşme ilişkisi de kötü niyet olup olmadığına dair gösterge sağlayabilir.

Mahkeme, yukarıda belirtilen hususlar ışığında, iptali talep edilen kararın yasallığının gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmiştir, çünkü Temyiz Kurulu, hükümsüzlüğü talep edilen markanın tescil başvurusu yapıldığında davacının kötü niyetli olduğu sonucuna varmıştır.

MEVCUT DAVADA KÖTÜ NİYET OLUP OLMADIĞINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRME:

  1. Hükümsüzlüğü Talep Edilen Marka İle Aynı Veya Benzer Olan
    Bir İşaretin Daha Önceden de Kullanılıyor Olduğunun Bilinip Bilinmediği Hususu:

Marka Sahibi, hükümsüzlüğü talep edilen markanın tescili için başvuruda bulunurken Blue Genes’ten ve markalarından haberdar olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte, bu bilginin, kötü niyetle hareket ettiği sonucuna varmak için kendi başına yeterli olmadığı vurgulanmaktadır.

Bu bağlamda Temyiz Kurulu’nun Kararı’nda da belirtildiği gibi Marka Sahibi’nin,”Earnest Sewn by Blue Genes” Markası’nın kullanıldığının bilincinde olduğuna dair hiçbir şüphe olamayacağı kabul edilmektedir. Bunun yanı sıra, “Earnest Sewn” Markası’na dair hakların Blue Genes’e ait olduğunun açıkça kabul edildiği Distribütörlük Sözleşmesi’nde gösterilmiştir. Sözleşme’nin ilgili maddesinde Blue Genes’in lisansa konu markaların ve bu markaların logolarının tescilli oldukları bölgelerdeki haklarına münhasıran sahip olduğunu belirtilmiştir ve Marka Sahibi bu Sözleşme’nin varlığına itiraz etmemiştir. Dolayısıyla marka sahibinin, diğer üreticilerin iç piyasada ayn

veya benzer ürünler için aynı veya benzer işaretleri kullandığını ve bunun kafa karışıklığına yol açabileceğini bildiği veya bilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu nedenle diğer koşullar dikkate alınmalıdır.

2. Earnest Sewn İşaretinin Kökeni ve Yaratılışından Bu Yana Kullanımı:

İlk olarak, davacı, Almanya’da “Earnest Sewn” işaretini Ocak 2006’dan beri, yani hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın tescil başvurusu yapılmadan yedi yıldan fazla bir süre önce kullandığını ve bugüne kadar kullanmaya devam ettiğini ileri sürmektedir.

İkinci olarak, davacı, GREENCASTE EARNEST SEWN Markası’nın varlığından ilk olarak 2012 yılında genel müdür olarak görev yaptığı Plusfashionbrands’a, distribütörlük sözleşmesinin imzalanması amacıyla Blue Genes tarafından girildiğinde öğrendiğini iddia etmektedir. Davacı , Blue Genes’in 2015’in sonundan önce Avrupa Birliği’nde Earnest Sewn ve GREENCASTE EARNEST SEWN markalarını hiç kullanmadığını eklemiştir. Bunun, GREENCASTE EARNEST SEWN Markası’nın Mayıs 2016’da iptal edilmesiyle kanıtlandığını ileri sürmüş ve birkaç dergide Amerikan markası Earnest Sewn’den söz edilmesinin aksini kanıtlayamayacağını iddia etmiştir.

EUIPO, Earnest Sewn Markası’nın daha önce Avrupa Birliği’nde üçüncü bir tarafça kullanılmadığı gerekçesiyle davacı tarafından kötü niyet incelemesinin dışında bırakılması gerektiğinin iddia edilmesine itiraz etmektedir.

Temyiz Kurulu, Blue Genes’in Amerika Birleşik Devletleri’nde Earnest Sewn Şirketi adı altında ticaret yaptığını ve “GREENCASTE EARNEST SEWN” ve “Earnest Sewn” dahil olmak üzere bir dizi marka kullandığını, çeşitli bölgelerde tescil edilmiş veya başvurusu yapılmış “Earnest Sewn” Markası’nın da en az 2004’ten beri Almanya’da mevcut olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca Kurul, davacı tarafından sunulan biri 2006 diğer 2007 tarihli iki adet fatura ile eskiye dayalı kullanım hakkı olduğuna dair iddiaların marka başvurusunda bulunulmasını meşru kılamayacağını tespit etmiştir. Davacının başvuru tarihinden önceki yedi yıl boyunca “Earnest Sewn” Markası’nı Almanya’da kullandığı yönündeki iddiası sunulan delillerle kanıtlanamamıştır. Buna göre Earnest Sewn Markası 2004 yılından beri bir Amerikan Markası olarak Almanya’da bulunmaktadır.

Temyiz Kurulu’nun, davacının Avrupa Birliği’nde “Earnest Sewn” Markası üzerinde eskiye dayalı kullanım hakkına sahip olduğuna gerçekten inanıyorsa neden Marka üzerindeki hakların münhasıran Blue Genes’e ait olduğuna

açıkça içerisinde yer verilmiş olan Distribütörlük Sözleşmesi’ne girdiğine dair mantıklı bir açıklamasının olmadığına dair tespiti de haklı bulunmuştur.

İkinci olarak, davacının diğer tarafın Amerikan Markası Earnest Sewn’ın Avrupa’da hiç kullanılmadığı yönündeki iddiasına ilişkin olarak, öncelikle bu Marka’nın Almanya’da 2004 yılından beri kullanılmış olması gerçeğiyle çeliş tiği belirtilmektedir.

Blue Genes’in AB Markası GREENCASTE EARNEST SEWN’in iptal edilmiş olması da hükümsüzlüğü talep edilen markanın başvurusunun yapılmasını meşru kılmaz. Öncelikle Marka’nın 2008 yılında tescil edildiği ve bu
Marka’nın iptalinin ancak 10 Mayıs 2016 tarihinden itibaren geçerli olduğu belirtilmektedir. GREENCASTE EARNEST SEWN Markası’nın, itiraz edilen Marka’nın başvuru tarihinde, yani 31 Aralık 2013’te, yani kötü niyet olup olmadığına ilişkin değerlendirme için ilgili tarihte hala geçerli olduğu görülmektedir.

Üçüncü şahsın tescilli markayla aynı veya benzer bir markayı münhasıran Avrupa Birliği dışında kullanmasının kötü niyet olup olmadığının değerlen dirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, mevcut davada, başvuru sahibinin kötü niyetli olduğu bulgusu, yalnızca yukarıda belirtilen AB Markası’na değil, aynı zamanda diğer tarafın, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’yla aynı veya benzer olan ve Avrupa Birliği dışında tescil edilmiş ve kullanılmış olan diğer markaların sahibi olduğu gerçeğine dayanmaktadır.

3. Taraflar Arasındaki Sözleşme İlişkileri:

Özellikle Distribütörlük Sözleşmesi’ne ilişkin olarak, davacı, mevcut da vada kötü niyet olup olmadığını değerlendirmek amacıyla bu Sözleşme’nin hukuki ve olgusal uygunluğuna itiraz etmeye çalışan bir dizi argüman ileri sürmüştür.

Bu meyanda;ilk olarak, bu Sözleşme’ye bireysel olarak asla taraf olmadığını ileri sürmüştür.  Sözleşme imzalandığında Plusfashionbrands’ın genel müdürü olarak görev yaptığını kabul etse de, bunun kendisini bu Sözleşme’ye taraf yapmadığını savunmuştur. Sonuç olarak, söz konusu Sözleşme’deki şartların hiçbirinin kendisi açısından bağlayıcı bir etkisi olmadığını ileri sürmüştür.

İkinci olarak, Blue Genes’in Avrupa Birliği’ndeki “Earnest Sewn” Markası’nda hiçbir zaman hak sahibi olmadığı için Sözleşme’nin hükümsüz olduğunu iddia etmiş ve Sözleşme’nin yapıldığı tarihte Blue Genes adına AB’de kayıtlı “Earnest Sewn” ibareli bir markanın bulunmadığına değinmiştir. Blue Genes’e ait “GREENCASTE EARNEST SEWN” in varlığına itirazı olmadığını ancak bu Marka’nın varlığının Blue Genes’e “Earnest Sewn” ibareli Marka bakımından kazanılmış hak sahipliği sağlayamayacağını iddia etmiştir.

Ayrıca davacı hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın tescili için başvuruda bulunduğunda Distribütörlük Sözleşmesi’nin artık yürürlükte olmadığını iddia etmiştir. Söz konusu Sözleşme’nin sadece altı hafta sürdüğünü ve hiçbir zaman uygulanmadığı için, önemli bir sözleşme sonrası ilişkiye yol açamaya cağını ileri sürmüştür.

Ancak mevcut davadaki diğer ilgili koşullar da dikkate alındığında, bir sözleşmede markasal hakların münhasıran taraflardan birine ait olduğuna dair bir maddenin varlığı, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın başvuru tarihin de, sözleşmenin imzalanmasının üzerinden bir yıl geçmiş olsa bile veya sözleşme geçerliliğini kaybetmiş olsa bile, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket ettiğinin kanıtıdır.

Davacı, söz konusu Sözleşme’de, Avrupa Birliği topraklarındaki “Ernest Sewn” Markası’nın münhasır haklarının 25. sınıfta yer alan mallarla ilgili ola rak başka bir tarafa ait olduğunu kabul ettiğinden sözleşmenin üzerinden bir yıl geçmiş olsa da 25. sınıfta yaptığı başvurunun iyi niyetli olmayacağı düşünülmektedir. Davacının söz konusu Distribütörlük Sözleşmesi’ni gerçek kişi olarak değil de Plusfashionbrands’ın Genel Müdürü sıfatıyla imzalamış olması da sonucu değiştirmeyecektir. Aynı şekilde Blue Genes’e ait AB’de “Earnest Sewn” Markası’nın olmaması nedeniyle sözleşmenin hükümsüzlüğüne dair davacının iddiası da reddedilmiştir.

Hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın başvuru tarihinde başvuru sahibinin niyetinin değerlendirilmesi açısından önemli olan, bu kabulün esas içeriğidir. Başvuru sahibi, Distribütörlük Sözleşmesi’nin feshedildiği sırada en azından dolaylı olarak yinelediği Avrupa Birliği topraklarındaki Earnest Sewn Markası’na ilişkin diğer tarafın münhasır haklarını açıkça kabul etmiştir. Şubat 2013’te Distribütörlük Sözleşmesi’nin feshi de bu değerlendirmenin amaçları açısından önemsizdir.

EUIPO’nun doğru bir şekilde işaret ettiği gibi, davacının niyetinin değerlendirilmesi açısından önemli olan, söz konusu Sözleşme’nin belirli yasal değe ri veya bağlayıcı niteliği değildir. Asıl olan onun maddi içeriğidir. Mahkeme’ye sunulan dava dosyasından, Distribütörlük Sözleşmesi’nin sona ermesinin ar dından, davacının, Blue Genes ile Sözleşme kapsamındaki “Earnest Sewn” Markası üzerindeki münhasır hakları elde etmek amacıyla müzakerelere başladığı açıkca ifade edilmiştir. Ancak, bu müzakere girişimi başarısız olduğuiçin, davacı, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’yı, bu girişimin başarısız olmasından sadece birkaç ay sonra kendi adına tescil ettirmeye karar vermiştir. Bu olaylar dizisi, Distribütörlük Sözleşmesi’nin tescil başvurusundan önce feshedilmesi, davacının kötü niyetini hiçbir şekilde azaltmamış ve duruşmada ifade ettiğinin aksine iyi niyetli hareket etmekten uzak olduğunu göstermiştir.

Sonuç olarak, davacının mevcut davada kötü niyet olup olmadığını değerlendirmek amacıyla Distribütörlük Sözleşmesi’nin ilgisini sorgulamaya çalıştığı yönündeki iddialar reddedilmiştir.

4.Olayların Kronolojisi ve Hükümsüzlüğü Talep Edilen Marka’nın Tescil Başvurusunun Altında Yatan Ticari Mantık :

İlk olarak, davacı, “Earnest Sewn” Markası’nı Ocak 2006’dan beri kullandığından ve bugüne kadar kullanmaya devam ettiğinden, yalnızca kendi işini üçüncü şahıslardan korumak amacıyla hareket ettiğini belirtmiştir. Tek çıkarının, Ocak 2006’dan beri Avrupa Birliği’nde “Earnest Sewn” Markası’nı kullanarak elde ettiği bu önemli hakkını güvence altına almak olduğunu ve Markayı tescil ettirmeme konusunda dikkatsiz davrandığını iddia etmiştir. Bu nedenle meşru bir hedef peşinde olduğunu ve Marka’nın tescilinden önce ve sonra kullanımının ticari mantıkla tutarlı olduğunu iddia etmiştir. Son olarak, davacı, diğer tarafın 18 Ocak 2016 tarihinde Earnest Sewn Markası’nın tescili için başvuruda bulunmasının, hükümsüzlüğü talep edilen Marka için başvurmakta haklı olduğunu gösterdiğini eklemiştir.

Ayrıca davacı Distribütörlük Sözleşmesi’ne ilişkin savlar ileri sürmüştür: İlk olarak, Plusfashionbrands’ın, Blue Genes’in (küçük boyutlu) GREENCASTE EARNEST SEWN hissesini Plusfashionbrands’ın (çok daha büyük) Earnest Sewn hissesi ile birleştirmek ve böylece iş potansiyellerini birleştirmek amacıyla bu anlaşmaya girmeye karar verdiğini ileri sürmüştür. Davacı, 2012 ve 2013 yıllarında Blue Genes ile müzakereye başladığında, Earnest Sewn Markası’nın veya Avrupa Birliği’nde benzer herhangi bir markanın sahibi olmadığını iddia etmiştir. Bununla ilgilenmesinin nedeni olarak, yeni bir marka tescilinin haiz olacağından daha iyi bir önceliğe sahip olabilecek potansiyel eski marka haklarını satın almakla açıklanacağını iddia etmiş ve bu yöntemin potansiyel bir şansın kaçırılmaması için uygulanan standart prosedür olduğunu belirtmiştir. Davacı, Plusfashionbrands’ın , Blue Genes ile verimli bir iş birliği umduğunu, çünkü her iki şirketin de aynı sektörde benzer markalarla çalıştığını, bu tür bir iş birliğinde yanlış bir şey olmadığını ve “işin doğası icabı” gerçekleştiğini iddia etmiştir. Davacı basiretli bir iş adamı gibi davrandığını ve bu sözleşmenin Amerikan Markası GREENCASTE EARNEST SEWN ile iflas etmiş Earnest Sewn Inc. şirketinin kendisine satılması amacıyla yem olarak tasarlandığını iddia etmiştir. Son olarak davacı, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın tescili için başvuruyu Distribütörlük Sözleşmesi’nin sona ermesinden yalnızca 9 veya 10 ay sonra yaparak, diğer tarafa böyle bir başvuruyu kendisinin sunması için yeterli süre verdiğini ileri sürmüştür.

EUIPO bu iddialara itiraz etmiş ve davacının bu konudaki iddialarının reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Mahkeme, Temyiz Kurulu’nun;

  1. İlk olarak, başvurunun yapıldığı sırada, başvuru sahibinin, Blue Genes’in Earnest Sewn Markası’nda sahip olduğu haklardan haberdar olması,
  2. İkincisi, bu hakların varlığını açıkça kabul etmiş olması,
  3. Üçüncü olarak, diğer tarafın GREENCASTE EARNEST SEWN markasını bir AB markası olarak tescil ettirdiğini bilmesi gerektiği sebepleriyle hükümsüzlüğü talep edilen markanın başvurusunun yapılmasının açıkça dürüst ticari uygulamalara aykırı olduğu sonucuna varmakta haklı olduğunu belirtmiştir.

Davacının iddia ettiğinin aksine, bu bulgu, ileri sürdüğü iddialarla sorgulanamaz. Davacının, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın sunulduğu sırada, yalnızca kendi işini üçüncü şahıslardan koruma niyetinde olduğu iddiasının, objektif eylemleriyle çelişmekte olduğuna değinilmiştir. Diğer tarafın faaliyetlerini Avrupa pazarına genişletmeye ve dolayısıyla bu pazarda potansiyel bir rakip olmaya karar verdiğini öğrendiğinde davacının Avrupa Birliği ülkelerin de Earnest Sewn Markası Blue Genes’in münhasıran sahibi olduğunu kabul ettiği Distribütörlük Sözleşmesi’ndeki haklarına ilişkin olayların kronolojisinden açıkça anlaşılmaktadır.

Ayrıca, davacının, karşı tarafın Earnest Sewn Markası’nın tescili için 18 Ocak 2016 tarihinde başvuruda bulunmuş olması iddiası davanın esasıyla ilgili bulunmamış ve mahkeme tarafından dikkate alınmamıştır.

Mahkeme, davacının, iş fırsatlarını değerlendirmek adına standart bir pro sedür olduğundan Distribütörlük Sözleşmesi’ne girdiği için eleştirilemeyeceği yönündeki argümanının da reddedilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davacının Distribütörlük Sözleşmesi’ni imzalamasına neden olan herhangi bir gerekçeye bakılmaksızın, mevcut davada önemli olanın, Blue Genes’e münhasıran “Earnest Sewn” ibaresi üzerinde marka hakkı tanıyan sözleşmenin davacı tarafından imzalanmış olması olduğunu yinelemiştir.

Blue Genes tarafından 9-10 aylık süreye rağmen başvuruda bulunulmadığına yönelik iddiada ise sürenin uzun olduğu kabul edilmekle birlikte, mevcu davada Blue Genes’in Marka’yı başka bir kişiye satma sürecinde olduğunun ve davacının bizzat bu Marka’yı satın almak için tartışmalara girdiği açıkça görülmektedir. Buna göre, Distribütörlük Sözleşmesi’nin feshi ile hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın başvurusunun yapılması arasında geçen 9 veya 10
aylık sürenin ne uzun olduğu ne de bu sürede davacının iyi niyetli davrandığı düşünülemez.

Sonuç olarak Mahkeme, mevcut davanın tüm koşulları ve özellikle;

  1. İlk olarak davacının en başından beri “Earnest Sewn” Markası’nın başkabiri tarafından aynı mallar için kullanıldığını biliyor olduğu gerçeği,
  2. İkinci olarak, Earnest Sewn işaretinin kökeni ve oluşturulmasından bu yana kullanımı,
  3. Üçüncü olarak, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi,
  4. Dördüncü olarak, olayların kronolojisi ve hükümsüzlüğü talep edilen markanın tescil başvurusunun altında yatan ticari mantık göz önünde bulundurulduğunda Temyiz Kurulu’nun, hükümsüzlüğü talep edilen Marka’nın tescil başvurusu yapıldığı sırada, başvuru sahibinin Tüzüğün 59 maddesi anlamında kötü niyetli davrandığını tespit etmekte haklı olduğuna karar vermiştir.

Bu gerekçelerle, GENEL MAHKEME (Onuncu Daire) davayı reddetmiştir.

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.