Skip links

Türkiye’de Patent Kullanımı, Kullanılmaması ve Zorunlu Lisans Süreci: Uygulamalar ve Riskler

Patent sistemi, buluş sahiplerinin buluşlarını belirli bir süre boyunca koruma altına alarak üçüncü kişilerin izinsiz kullanımını önlerken, bu buluşların topluma kazandırılmasını da amaçlar. Türkiye’de yürürlükte olan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre, bir patent yalnızca alınmakla kalmamalı, belirli bir süre içinde fiilen kullanılmalıdır. Aksi halde patent sahibi, önemli hukuki risklerle karşı karşıya kalabilir. Bu yazıda, patentin geçerli bir neden olmaksızın kullanılmaması hâlinde doğabilecek sonuçlar, zorunlu lisans süreci ve ilgili örnekler üzerinden dikkat edilmesi gerekenler ele alınacaktır.

Patent sahibinin buluşunu kullanması hâlinde, Türk Patent ve Marka Kurumu’na (TÜRKPATENT) sadece bir kullanım beyanı formu sunması yeterlidir. Bu formda patent numarası, başvuru sahibi bilgileri ve patentin başlığı gibi temel bilgiler yer alır. Bu aşamada kullanımın belgelenmesi gerekmese de olası hukuki süreçler için gerekli evrakların arşivlenmesi önerilir. Kanuna göre patent sahibinin buluşunu kullanması gereken süre, patentin verilişinin Resmî Patent Bülteni’nde yayımlandığı tarihten itibaren üç yıl ya da başvuru tarihinden itibaren dört yıldır. Bu iki tarihten hangisi daha geç sona eriyorsa, o tarih esas alınır. Sürenin sonunda buluş kullanılmıyor ve herhangi bir gerekçe sunulmuyorsa; patent, zorunlu lisans taleplerine karşı savunmasız hale gelir.

Örneğin, 1234/56789 numaralı “Bir Alet” başlıklı bir patent için, başvuru tarihi 15.11.2022, belge veriliş yayım tarihi ise 23.12.2024 olarak alınmışsa, kullanım beyanı en geç 23.12.2027 tarihine kadar sunulmalıdır. Bu süre yalnızca kullanım beyanı için değil, kullanılmama gerekçesi ya da lisans teklifi beyanı için de geçerlidir.

Eğer patent sahibi bu süre zarfında buluşu kullanmadıysa, iki seçenek söz konusudur: Ya kullanılmama gerekçesini TÜRKPATENT’e sunmak ya da lisans teklifi vererek üçüncü kişilere patentin lisanslanabileceğini bildirmek. Lisans teklifi verildiğinde bu durum Resmî Patent Bülteni’nde yayımlanır, ancak lisansı verip vermemek patent sahibinin takdirindedir.

Patent kullanılmadığında ve bu adımlar atılmadığında, mahkemeler nezdinde ciddi sonuçlarla karşılaşmak mümkündür. Örneğin X firması/kişisi, 2022 yılında “akıllı telefonlarda ekran kırılmalarını önleyici bir teknoloji” için patent aldı. 2025 yılına gelindiğinde patent hâlâ kullanılmıyor, kullanım beyanı yapılmamış, lisans teklifi verilmemiş ve herhangi bir gerekçe sunulmamış halde. Bu durumda başka bir teknoloji firması, bu patente ihtiyaç duyduğu takdirde mahkemeye başvurarak zorunlu lisans talebinde bulunabilir. Mahkeme, yükümlülüklerin yerine getirilmediğini tespit ederse, patent üzerinden zorunlu lisans verilmesine karar verebilir. Böylece X firması/kişisi, patent üzerindeki münhasır hakkını kaybedebilir ve buluşu üzerinde başka firmalar da söz sahibi olabilir. Bu durum yalnızca ticari bir kayıp değil, stratejik bir üstünlüğün de yitirilmesi anlamına gelir.

Patent sahibi zamanında kullanım beyanı sunmuş olsa bile, zorunlu lisans taleplerine karşı açılabilecek davalarda fiili kullanımın kanıtlanması gerekebilir. Bu noktada üretim süreçlerine dair belgeler, satış faturaları, iş ortaklıkları, Ar-Ge harcamaları gibi kayıtlar oldukça önemlidir. Özellikle uzun vadeli geliştirme süreçleri olan sektörlerde, örneğin medikal cihazlar gibi alanlarda, teknik veya düzenleyici sebeplerle kullanım süresi uzayabilir. Böyle durumlarda klinik testler ve otorite onayları gibi süreçlerin devam ettiği belgelenirse, mahkemeler bunu haklı bir gerekçe olarak kabul edebilir.

Ayrıca bu konuda fikrimi dile getirmem gerekirse, kullanım beyanı vermek yalnızca hukuki bir yükümlülüğü yerine getirmek değil, aynı zamanda bir stratejik savunma aracıdır. Beyanı sunmak, üçüncü kişilere “Bu patent aktif, dikkatli olun” mesajı verir. Bu da özellikle benzer teknolojiler geliştirmeyi düşünen kişi veya firmaların, bu patenti ihlal etmeme konusunda daha dikkatli davranmasına neden olabilir.

Sonuç olarak, bir patenti sadece belgelemek yeterli değildir. Onu ticari hayata kazandırmak ve etkin biçimde yönetmek, patentin gerçek değerini ortaya çıkarır. Aksi takdirde, zorunlu lisans riski doğabilir; patentin koruma gücü zayıflayabilir ve piyasadaki rekabet avantajı kaybedilebilir. Bu nedenle patent sahiplerinin kullanım sürelerine dikkat etmeleri, gerekli beyanları zamanında yapmaları ve fiili kullanım belgelerini arşivlemeleri büyük önem taşır. Çünkü bir buluşun değeri yalnızca kâğıt üzerinde tescil edilmesinde değil, sahada yer ve yaşam bulmasındadır.

Yazar: İlayda Özdemir

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.