Skip links

TÜRK PATENT HUKUKU ÇERÇEVESİNDE HAKLARIN YENİDEN TESİSİ: Güncel Bir Kurum Kararı Işığında Uygulama ve Hukuki Değerlendirmeler

Türkiye’de patentler için 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile birlikte yürürlüğe giren en önemli yeniliklerden biri hakların yeniden tesisi müessesesidir.

Bu makalede, 2011 yılında belge almış ve Türkiye’de Avrupa Patenti (EP) geçerlilik işlemi süresi içinde gerçekleştirilmiş olan Siemens Aktiengesellschaft’a ait EP 2084098 sayılı Avrupa Patenti başvurusunun, 16.01.2019 tarihinde Avrupa Patentinin İtiraz İşlemi Sonucu Değişen Fasikül Yayımı (B2) gerçekleşmiş olmasına rağmen, B2 için değişen metnin Türkçe çevirisi ve ücret ödemesi işlemleri Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde gerçekleştirilemediğinden Türkiye’de başından beri geçersiz kabul edilmesi ile başlayan idari sürecin detaylı aktarımı yer almaktadır. Ayrıca, bu karar ışında TÜRKPATENT tarafından alınan öncü karar çerçevesinde hakların yeniden tesisi müessesesinin hukuki mevzuat çerçevesinde derinlemesine incelemesi de yapılmaktadır.

Türk Hukuku çerçevesinde; hakların yeniden tesisi, SMK Madde 107 (2)’ye göre patentle ilgili işlemlerde şartların gerektirdiği özen gösterilmesine rağmen, uyulması gereken bir süreye uyulamamasının patent başvurusunun reddine, geri çekilmiş sayılmasına, üçüncü kişi itirazları uyarınca patentin hükümsüz kılınmasına veya diğer herhangi bir hakkın kaybına yol açması halinde korumaya devam edilebilmesi için talep edilebilecek işlemdir.

Peki bu talebin hangi süreler içinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir? Yine SMK Madde 107 (2)’ye göre bu talep, uyulamamış olan sürenin bitiminden itibaren bir yılı geçmemek üzere, süreye uyulamama nedeninin ortadan kalkmasından itibaren iki ay içinde ücreti ödenerek yapılır. Aksi takdirde bu talep reddedilir. Talebin kabul edilmesi hâlinde süreye uyulmamış olmasının getirdiği hukuki sonuçlar doğmamış sayılır. Buna rağmen 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (Yönetmelik) Madde 115 (2)’ye göre Kanunun 93. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen on iki aylık rüçhan süresine uyulamama durumunda, bu sürenin bitiminden itibaren iki ay içinde hakların yeniden tesisi talebinde bulunulması gerektiği unutulmamalıdır.

Belirtilen süreler dahilinde olunmasının yanı sıra hakların yeniden tesisi talebinde bulunabilmenin koşullarından biri de şartların gerektirdiği özen gösterilmesine rağmen süreye uyulamamış olunması, bunun kabul edilebilir, makul bir mazeretinin olması ve bu mazeretin ispatlanabilir olmasıdır.

Patent İşbirliği Anlaşması (PCT) ve Avrupa Patenti başvurularında da durum benzerdir. PCT Madde 49(6)’ya göre bir başvuru sahibi, uluslararası ön inceleme talebinin dosyalanmasını düzenleyen Madde 22’de veya ulusal aşamaya girişi düzenleyen Madde 39(1)’de tanımlı bir süreyi kaçırırsa, süreye uymak için gereken özen gösterilmesine rağmen süreye uyulamama ve meydana gelen hak kaybı durumunda hakların yeniden tesisini talep edebilir. Hakların yeniden tesisinin kararı, uluslararası başvuruyu işleme alan “designated” (belirlenmiş) veya “elected” (seçilmiş) Ofislerin sorumluluğundadır. Ofis, süre sınırına uyum sağlamadaki gecikmenin duruma dayalı olarak haklı olduğunu veya kazara olduğunu bulursa, gecikmeyi mazeret gösterebilir ve başvuru sahibine uluslararası veya ulusal aşamaya devam etme izni verebilir.

Avrupa Patenti başvuruları için hakların yeniden tesisi işlemi ise Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC) Madde 122 ve Madde 136’da tanımlanmıştır. EPC Madde 136(1) gereğince, başvuru/patent sahibi, koşulların gerektirdiği tüm özen gösterilmesine rağmen belirlenen bir süreye uyamadıysa hakların yeniden tesisi talep edilebilir. Talebin, süreye uyulamama nedeninin ortadan kalkmasından itibaren iki ay içinde ve her koşulda uyulamayan süreden itibaren 1 yılı geçmeyecek şekilde yapılması gerekmektedir. Ayrıca, süresi geçen işlem de bu süre içinde tamamlanmalıdır. Buna rağmen EPC Madde 87(1)’de belirtilen sürelerden herhangi biri (rüçhan hakkına ilişkin) ve EPC Madde 112a (4)’te belirtilen süreler (Genişletilmiş İtiraz/Temyiz Kurulu tarafından gözden geçirme talebi) için hakların yeniden tesisi talebinin uyulamayan sürenin sona ermesinden itibaren en geç iki ay içinde yapılması gerektiği unutulmamalıdır.

Türk Hukuku çerçevesinde hangi patentlere hakların yeniden tesisi hükümlerinin uygulanabileceği hususunun da derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. TÜRKPATENT’in yasal çerçevedeki yorumu bir Avrupa Patentinin ancak EP geçerlilik işleminin gerçekleştirilmesinden sonra ulusal mevzuata tabi olduğu ve EP geçerlilik işlemi Kurum nezdinde gerçekleştirilmemişse bu süreye uyulamamanın oluşturduğu hak kayıpları için hakların yeniden tesisinin kabul edilemeyeceği yönündedir.

Bu çerçevede, hakların yeniden tesisi talebinin Türkiye’de ulusal etkiye sahip başvurulara/patentlere uygulanabileceği değerlendirildiğinden bir Avrupa Patenti için belge alındığının yayımlandığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye’de EP geçerlilik işlemi yapılmamışsa (B1) TÜRKPATENT, o patentin ulusal etkiye sahip olmadığını ve bu yüzden hakların yeniden tesisi talebinde bulunulamayacağını belirtmektedir.

Ayrıca TÜRKPATENT, makaleye konu kararın alınmasından önce SMK’da Avrupa Patentlerine ve Avrupa Patenti ile Türkiye’de geçerlilik işlemi gerçekleştirilerek ulusal etki sağlayan patentlere yer verilmediğinden EP geçerliliklerin de, Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Avrupa Patent Sözleşmesinin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik’e (EPC Yönetmelik) tabi olduğunu belirtmekte, söz edilen EPC Yönetmelik’te ise hakların yeniden tesisi müessesesi yer almadığından EP geçerliliklerin hakların yeniden tesisi müessesesine konu edilemeyeceğini belirtmekteydi.

Bu makaleye konu patent çerçevesinde değerlendirdiğimizde, EPC Yönetmelik’te hakların yeniden tesisi müessesesinin yer almaması kanımızca bu patent için hakların yeniden tesisi hakkının kullanılamaması için yeterli değildir.

Bu doğrultuda mevzuat incelemesinde biraz daha derinleşerek EPC Yönetmeliği’nin dayandığı hukuki gerekçeleri de (Madde 3) incelemek faydalı olacaktır. İlgili mevzuatın gerekçeleri arasında “Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC)” ve “4504 Sayılı Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Avrupa Patent Sözleşmesi ve Eklerine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” yer almaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası Madde 90(5)’te yer alan normlar hiyerarşisine göre usulüne uygun yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Buna göre de ulusal kanunlar ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların temel haklara (ki buna sınai mülkiyet hakları da dahildir) ilişkin düzenlemeleri arasında çelişki bulunduğu durumlarda uluslararası antlaşma hükümleri geçerli olmalıdır.

Bu bilgi doğrultusunda “Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Avrupa Patent Sözleşmesi (EPC)” ve “4504 Sayılı Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Avrupa Patent Sözleşmesi ve Eklerine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” hükümleri değerlendirilmeden hakların yeniden tesisi müessesesinin uygulanıp uygulanamayacağına dair kesin bir hükme varmanın mümkün olmadığı düşünülmüştür.

Bu değerlendirme esnasında EPC’nin konu ile ilgili göz önünde bulundurulmasının gerektiğini düşündüğümüz maddeleri sırasıyla 64(1), 65, 66 ve 67 sayılı madde hükümleridir.

EPC Madde 64’te bir Avrupa Patentinin, patent sahibine belge yayım tarihinden (B1) itibaren üye ülkelerin her birinde, o devlette verilmiş ulusal bir patente verilen haklarla aynı hakları verdiğinden söz etmektedir.

EPC Madde 65’e göre de Avrupa Patenti sahipleri, Türkiye sınırları içerisinde patentlerinin geçerli olması için “EP Validation” (EP Geçerlilik) yapmalıdır.

Ancak dikkat etmek gerekir ki, “EP Geçerlilik” işlemi aslında bir “başvuru” değildir. Bu hükümler gereğince TÜRKPATENT, EP Geçerliliği yapılan buluş için esasen herhangi bir araştırma, inceleme yapmaz, talebi yalnızca şekli şartlar açısından inceler. EP Geçerlilik adı altında yapılan işlem aslında belge almış Avrupa Patentini TÜRKPATENT nezdinde Sicile kaydetmektir.

EPC Madde 66, bir Avrupa Patenti başvurusunun, ulusal başvuru ile eşdeğerliğine ilişkin maddedir. Başvuru tarihi almış bir Avrupa Patenti başvurusunun belirlenmiş (designated) ülkelerde ulusal başvuru ile eşdeğer olduğunu ifade eder.

Son olarak, EPC Madde 67, bir Avrupa Patenti başvurusunun yayımlandığı tarih itibarıyla patent sahibine belirlenmiş (designated) ülkelerde geçici olarak koruma sağladığını ifade eder. Nitekim, Avrupa Patenti başvurusu yayımlandığı andan belge verilmesi niyeti (intention to grant) bildirimine kadar olan sürede patent sahibi isterse henüz belge almamış bir Avrupa Patenti başvurusundan hareketle, yalnızca istemleri ile Türkiye’de geçici koruma başvurusu (provisional application) yapabilmekte ve hak sahibine Türkiye’de bazı haklar sağlanabilmektedir.

Bütün bu mevzuat incelemeleri bir kenarda tutularak bu makalenin konusu patentin sürecine dönecek olursak; EP 2084098 sayılı Avrupa Patenti başvurusu, 2011 yılında belge almıştır ve Türkiye’de EP geçerlilik işlemi süresi içinde gerçekleştirilmiştir. 16.01.2019 tarihinde Avrupa Patentinin İtiraz İşlemi Sonucu Değişen Fasikül Yayımı (B2) gerçekleşmiş; ancak B2 için değişen metnin Türkçe çevirisi ve ücret ödemesi işlemleri TÜRKPATENT nezdinde gerçekleştirilememiştir. EPC Yönetmelik Madde 14’e göre hak kaybı olmuş ve Avrupa Patenti Türkiye’de başından beri geçersiz kabul edilmiştir.

Tam olarak bu noktada, konu derinlemesine ele alınmıştır ve yukarıda sayılan mevzuat hükümleri ile TÜRKPATENT’in “EP geçerlilik işlemi yapılmamışsa Avrupa Patentinin ulusal patent statüsü kazanmamış olduğu ve Türkiye’de başından beri geçersiz sayılacağı” değerlendirmesinden yola çıkılmıştır. Bu makaleye konu patent özelinde, B1 yayımı akabinde Türkiye’de yapılmış bir EP geçerlilik bulunduğundan, her ne kadar EPC Yönetmelik’te hakların yeniden tesisi müessesesi yer almasa da Türkiye’de ulusal patent statüsü kazanmış olduğu gerekçesi ile hakların yeniden tesisi talebinde bulunabileceği değerlendirilmiş ve bu değerlendirme temel alınarak hukuki süreç başlatılmıştır.

Hakların yeniden tesisi talebinde bulunabilmek için belirlenen süre sınırı içinde olunması, gereken özen gösterilmesine rağmen uyulması gereken bir süreye uyulmamış olması ve makul bir mazeretinin bulunması şartlarının da ispat edilebilir olması gerekmektedir. Söz konusu hukuki süreçte hakların yeniden tesisi müessesesinin neden uyuşmazlığa konu olan patente uygulanabilir olduğunun ispatı dışında bu şartların da varlığı detaylıca izah edilmiştir.

Bu çerçevede, uluslararası bir şirket olan başvuru sahibinin Fikri Haklar ekibinin genel işleyişi, görev dağılımı, kullanılan yazılım, çalışanların kalifiye personel olduğuna dair bilgiler, hatanın hangi koşullar altında ve nasıl oluştuğuna dair çok detaylı açıklamalarda bulunulmuş ve bunların her birini ispatlayıcı nitelikte bilgiler, belgeler ve beyanlar sağlanmıştır.

Hakların yeniden tesisi talebimiz, TÜRKPATENT Patent Dairesi tarafından içeriği değerlendirilmeksizin EPC Yönetmeliğinin 14. Maddesi (İtiraz (B2) veya Kısıtlama (B3) İşlemi Sonucu Değişen Metin) hükmü uyarınca doğrudan reddedilmiştir.

Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Dairesi’ne (YİDD) başvurularak Patent Dairesi tarafından verilen bu kararın yeniden incelenmesi talep edilmiş ve itiraza konu olan patentin neden SMK kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yeniden izah edilmiştir. Buna istinaden YİDD, hakların yeniden tesisi talebimizi kabul etmese de itirazımızı kabul edip Patent Dairesi’nin, talebimizi SMK ve SMK’da yer alan hakların yeniden tesisi müessesesi çerçevesinde değerlendirmesi gerektiğine karar vermiştir.

YİDD’nin bu karardaki gerekçesi önemlidir. Kararın gerekçesinde EPC Yönetmeliğinin 11. Maddesine göre 12. ve 13. Maddelerdeki koşullar sağlanmış olduğundan Avrupa Patentinin verildiğine ilişkin ilanın yapıldığı tarihten itibaren Türkiye’de verilmiş bir patent olarak kabul edilmesi ve SMK’nın Geçici Madde 1(4) hükmü gereği itiraza konu yönünden Mülga KHK hükümlerinin değil, SMK hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Patent Dairesi, YİDD’nin kararı doğrultusunda hakların yeniden tesisi talebimizi işleme alarak incelemiş; ancak “hakların yeniden tesisi talebi ile birlikte sunulması gereken ve hakların yeniden tesisi talebine dayanak olan gerekçeleri kanıtlayıcı bilgi ve belgelerin yetersiz olması”ndan başka bir gerekçe göstermeden bir kez daha olumsuz karar vermiştir. Kurum’a iletilen kanıtlayıcı bilgi ve belgelerin “yetersiz” olmasına ihtimal vermediğimizden Kurum kararına yeniden itiraz ederek YİDD’ye başvurulmuştur.

YİDD tarafından yapılan detaylı incelemeler sonunda hakların yeniden tesisi talebimiz kabul edilerek itiraza konu olan patent korumasının devamı sağlanmıştır. YİDD kabul kararında hatanın yapıldığı günde olağan güne kıyasla yüksek bir iş yükünün mevcut olduğu, yazılıma güvenlik yaması yapıldığı ve bu durumun yazılımsal hataya sebep olduğu bilgisini incelemiş ve kabul etmiştir.

Ancak, söz konusu Kabul kararının gerekçelerinde özellikle vurguladığımız usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğuna, yani EPC’nin ilgili maddelerinin geçerli olması gerektiği hususuna değinilmemiştir. TÜRKPATENT, bir önceki YİDD kararının gerekçesinde olduğu gibi EPC Yönetmeliğinin 11. Maddesi uyarınca Avrupa Patentinin verildiğine ilişkin ilanın yapıldığı tarihten itibaren Türkiye’de verilmiş bir patent olarak kabul edilmesini aynı Yönetmeliğin 12. ve 13. Maddelerindeki koşulların yerine getirilmiş olmasına bağlamaktadır.

2019 yılında başlayan ve 2023 yılında son bulan bu uzun ve zorlayıcı sürecin hak sahibinin lehine tamamlanmış olması hem patent sahibi için hem de bizler için tatmin edici bir sonuç olmuştur.

Öte yandan TÜRKPATENT ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğuna ve EP geçerlilikler için EPC Madde 64 hükmü gereğince SMK Madde 107’ye göre hakların yeniden tesisi talebinde bulunulabilmesi görüşü üzerinde mutabık kalınamamıştır. Bu vakada kabul, işlemimizin B2 yayımı ile ilgili olması sebebiyle YİDD’nin, Patent Dairesi’nden farklı bir değerlendirme yapması sonucunda alınmıştır.

Hukuki yorumdan ayrı olarak, SMK’nın genel gerekçelerine de kısaca değinmek faydalı olacaktır:

“… Sınai mülkiyet hakları alanında söz konusu olabilecek muhtemel iptaller nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunların ve hak kayıplarının ortadan kaldırılması ihtiyacı, kanun hükmünde kararnamelerin bir an önce kanunlaşmasını gerekli kılmıştır. Sınai mülkiyet haklarının kanunla düzenlenme ihtiyacı yanında, uluslararası sözleşmeler ve AB mevzuatıyla uyumun arttırılması ve daha nitelikli ve etkin işleyen çağdaş bir sınai mülkiyet sistemine geçişin sağlanması için mevcut sistemin revize edilmesi gereği ortaya çıkmıştır. …”

SMK’nın bütününde uluslararası sözleşmeler ve AB mevzuatıyla uyumlu olan birçok düzenlemeye yer verildiği görülmektedir. EP geçerliliklerin de B1, B2, B3 ayrımı yapılmaksızın hakların yeniden tesisi hükümlerinden faydalanabilmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılmasının yukarıda belirtilen genel gerekçenin amacına hizmet edeceğini düşünmekteyiz.

Sonuç olarak, özellikle B2 ve B3 yayımları sebebiyle hak kaybı durumlarında -gerekli özen gösterilmiş olduğu sürece- hakların yeniden tesisi müessesesinin kesinlikle değerlendirilmesi gerektiği hususunun altını çizmek isteriz. Benzer şekilde, B1 yayımları sebebiyle hak kaybı durumlarında da ilgili mevzuatların değerlendirilmesi ve hakların yeniden tesisi müessesesinden vazgeçilmemesi faydalı olabilecektir.

2017 yılında yürürlüğe giren SMK görece yeni olarak kabul edilebilecek bir kanun olduğundan, yeni hukuki ihtiyaçlar doğdukça yeni düzenlemeler ve içtihatlar ortaya çıkmaktadır. Zira, yalnızca kanunun kendisi ile değil, birbirinden farklı somut olayların ve bunlara bağlı olarak yeni yasal taleplerin ve içtihatların ortaya çıkması ile daha nitelikli ve etkin işleyen çağdaş bir sınai mülkiyet sisteminin kurulması mümkün olacaktır.

1. EPC’nin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik – Madde 14: Bir Avrupa patentinin, Sözleşmenin 101 inci maddesi hükmüne göre itiraz işlemi sonucunda değiştirilmesi veya patent sahibinin talebi üzerine Sözleşmenin 105 inci maddesinin (b) bendi hükmüne göre kısıtlanması durumunda bu değişikliğin, Avrupa Patent Bülteninde ilanından itibaren üç ay içinde değişen metnin çeviri yayın ücreti ile birlikte Türkçe çevirisinin Enstitüye sunulması ve yayımlanması için bu Yönetmeliğin 12 nci ve 13 üncü madde hükümleri uygulanır. Değişen metnin Türkçe çevirisinin, çeviri yayın ücreti ile birlikte Enstitüye süresi içinde verilmemesi veya bu ücret ile birlikte ek süre ücretinin ödenerek ek süre talep edilmemesi halinde, Avrupa patenti Türkiye’de başından beri geçersiz kabul edilir.
2. EPC’nin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik – Madde 12: Tarifname, patent istemleri ve varsa teknik resimleri içeren Avrupa Patenti Fasikülünün Türkçe çevirisi Avrupa patentinin verildiğinin ilan edildiği tarihten itibaren üç ay içinde Avrupa patenti sahibi veya vekili tarafından Enstitüye sunulur.
3. EPC’nin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmelik – Madde 13: Enstitü, bu Yönetmeliğin 12 nci maddesine uygun olarak sunulan çeviriyi yayımlar. Fasikülünün Türkçe çevirisi yayımlanan Avrupa Patenti, Resmi Patent Bülteninde ilan edilir.
4. Sınai Mülkiyet Kanunu – Geçici Madde 1 (4): Önceki mevzuat hükümlerine göre verilmiş patent ve faydalı modeller için 99 uncu, 138 inci ve 144 üncü maddeler ile 113 üncü maddenin beşinci fıkrası ve 121 inci maddenin sekizinci fıkrası hariç olmak üzere bu Kanun hükümleri uygulanır.
5. http://www.sinaimulkiyetkanunu.com/genel-gerekce/

Bu web sitesi, deneyiminizi geliştirmek için çerezleri kullanır. Bu web sitesini kullanarak Çerez Politikamızı kabul etmiş olursunuz.